1 Ağustos 2012 Çarşamba

Rüya Görmek

Artık rüya görmek istemiyorum. İçine uyandığım hayatın rüyamdakinden çok daha kötü durumda olduğunu görmek istemiyorum. İnsanları rüyamdaki gibi iyi sanmaktan yoruldum. Ya insanlar rüyamdaki gibi olsun ya rüyalar gerçekleri yansıtsın. Her uyandığımda rüyamın gerçek olduğunu sanmaktan sonradan anlayıp hayal kırıklığına uğramaktan yoruldum. Alıştığım ya da unuttuğum şeyin rüyalarla bana tekrar hatırlatılmasından yoruldum. Hayali bir serapta yaşayıp uyandığında gerçekle yüzleşmek en yorucu en dengesiz gelgit. Ya sonsuza kadar uyuyup olmasını istediğim hayatın rüyasını göreyim ya da uyumak rüyalarla işkenceye dönüşmesin. Bir güzelliği tadıp uyanınca onun aslında var olmadığını görmek kadar acı vericisi var mı? İnsanı delirtici bir gerçeklikten sürükleyiş değil de nedir rüya görmek? Kabuslar uyandığına şükretmeyi öğretir, rüyalar yaşadığın hayatı beğenmemene; daha iyi, daha güzel bir yer olduğuna inanmana neden olur. O güzelliği gerçekleştirebileceğin hayaliyle yanıp tutuşursun hatta bazen bunu denersin ama nafiledir. O güzellik aklının sana oynadığı bir oyundur sadece. İstediğin gizli gizli hayalini kurduğun şeydir. Repliklerini ve senaryosunu senin yazdığın bir oyundur. Keşke kendi yazdığı, kendi yönettiği oyunda oynayabilse insan. Ya da sadece karakterleri istediği gibi yaratıp bıraksa, su yolunu bulurdu zaten. Benim için rüya görmek yorgunluk ve hayal kırıklığından başka bir şey değil. Rüya görmenin işe yaradığı tek alan gerçeğin suratına şaplak gibi indiği an sanırım. Yani uyanma anı rüyanın rüya olduğunu anladığın andaki gerçekle yüzleşmeyi öğrendiğin an. Her şeyin bir sebebi olduğuna inanırım ama rüya görmenin ne haklı bir sebebi ne de bir açıklaması olabilir manevi anlamda.  Dediğim gibi ben rüya görmek istemiyorum artık. Hayali bir dünyaya özenmek ve gerçek olmasını beklemek değil yaşadığım hayata şükretmek istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder