22 Temmuz 2013 Pazartesi

Bütün Güzellikler Ölmeli

Daha ilk günden biliyordum onun aradığım kişi olduğunu. Teninin beyazlığı ve kan kırmızısı saçlarıyla dudaklarıydı beni cezbeden. Alıp götürmüştü tüm kederimi daha ilk gördüğüm günden.

Onunla ilk karşılaşmamız o büyük çayırdaki panayırda olmuştu. Güçlü bakışları gözlerime kenetlenince anlamıştım sanki olacakları. İstemsizce ona doğru çekilirken bedenim, elini uzattı bana yavaşça ve sanki ömrüm boyunca bu anı beklemişçesine ben de ayak uydurdum ona. O günü birlikte geçirdik. Büyülü sözleriyle esareti altına aldı beni ve ele geçirdi zihnimi.

Ertesi gün tekrar buluşmaya söz vermiştik. Ona en az dudakları kadar kırmızı bir gül götürdüm. Tüm çiçekler yanında soluk kalacak güzellikteydi dudakları. Pürüzsüz teni bendeki en derin vahşeti uyandırıyordu. En karanlık ve bilinmedik düşüncelerimi süslüyordu ondaki bu saflık ve her şeyden habersizliği. Çok değil birkaç gün sonra bitecekti kederim ve bu anlamsızca kendini bilmezliğim. 

Hayatım boyunca onu beklediğimi biliyordum. Bir şey vardı onda sebepsizce ona doğru çekildiğim. Engellenemez ve öngörülemez büyüsüne kapılmıştım. Sonsuz bir güvenle kabul ettim kederini dindirmeyi. Gözlerindeki karanlığa doğru korkmadan ilerledim. Düşünmüyordum daha fazla, irdelemiyordum. Sadece onun benim için aydınlattığı yoldan yürüyordum.

Sonraki gün ona yaban güllerini göstermeye karar verdim. Daha uygun bir yer olamazdı onun kusursuz güzelliğiyle bütünleşebilecek. İlk karşılaştığımız çayırdaki göle götürdüm onu. Elimde yine tek bir gül vardı nihai amacıma ulaşırken kullanabileceğim.

Ona sonsuz bir güven duyuyor, hiçbir şeyi sorgulamıyordum. Etrafımızda bizden başka kimse yoktu. Sadece suyun zarif şırıltısı ve göle yansıyan güneş ışıklarının yüzüme vurması...

Teninde parlıyordu, hatta içinden geçip gidiyordu sanki güneş ışınları. Daha fazla dayanamazdım. 
"Bana güveniyor musun?" dedim.

"Sonuna kadar." dedi.


Beklediğim an gelmişti. Özür diledim 
"Bütün güzellikler ölmeli." 
Ne olduğunu anlayamadan olup bitti her şey. Gördüğüm son şey yüzündeki şaşkınlık ve huzur karışımı ifadeydi.

Bir kıpırtı hissettim arkamda. Yavaşça dönünce elindeki büyük gri taşı fark ettim. Bir göz kırpmalık zamanda taşın hışımla havada çıkardığı ses ve sert bir darbeyle son buldu her şey. Müthiş bir baş ağrısıyla yere yığılırken gördüğüm son şey büyümüş ve büyüsünü kaybetmiş gözleri bir de anlam veremediğim bir sevecenlikti.

Yavaşça gölün sığ kısmına yatırdım güzel beyaz vücudunu. Elimdeki tek gülü de yanına bıraktım. Üzgünüm dedim ardından bakarken; tüm yaban gülleri aynı yerde büyümeli ve sen de en güzelleri...